Sebepsiz zenginleşme 2012 tarihli 6098 sayılı TÜRK BORÇLAR KANUNU’NUN 77. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Madde 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

Sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. “Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunundaki düzenlemeye göre sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.

Koşulları

Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için birinci şart; taraflardan birisinin malvarlığında bir eksilmenin vuku bulmasına karşı, diğerinin malvarlığında bir çoğalmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Bir malvarlığındaki eksilme, aktifin azalması ya da pasifin çoğalması şeklinde olabileceği gibi, aktifin çoğalmasına ya da pasifin azalmasına engel olma yoluyla da gerçekleşebilir.

İkinci şart; sözü edilen eksilmeyle çoğalma arasında bir illiyet bağının bulunmasıdır.

Üçüncü şart, yine sözü edilen azalmayla çoğalmanın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Taraflardan biri, diğerine hükümsüz bir sözleşme gereğince misli mahiyette bir şey vermişse muteber olmayan sebebe dayanan bir iktisap söz konusudur. Sözleşmedeki şekil noksanlığı, fiil ehliyetsizliği, imkansızlık, hukuka veya ahlaka aykırılık, muvazaa gibi sebepler, butlan sebebiyle kazandırmayı geçersiz kılan sebepler olduğundan bu durumlarda kazandırma geçerli hukuki sebebe dayanmamaktadır.

Dördüncü şart; vuku bulan iktisabın (çoğalmanın) sebepsiz iktisap kuralları dışında, özel bir hukuk kuralına dayanılarak iadesi mümkün olmamalıdır. Zira böyle bir imkan varsa artık sebepsiz iktisap kuralları değil, sözü edilen özel kurallar uygulanır.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN E. 2013/13-1018 K. 2014/508 T. 9.4.2014 sayılı kararında belirtildiği gibi sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni, kişinin iradesi dışında mal varlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir.

Yine YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16221 K. 2014/608 T. 20.1.2014 sayılı kararında belirtildiği gibi“Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.”

Sebepsiz zenginleşme nasıl gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.

Sebepsiz Zenginleşme Davasında Taraflar

Davacı

Sebepsiz zenginleşme davasında davacı, hukuken geçerli bir sebep mevcut olmadığı halde malvarlığı fakirleşen kişidir. Sebepsiz zenginleşme davası kişisel nitelikte bir davadır. Sebepsiz zenginleşmede mal varlığı aleyhine azalmış olan kimse davacı sıfatını haizdir.

Davalı

Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu (DAVALISI), malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan, zenginleşen kimsedir.

Sebepsiz Zenginleşmede Zamanaşımı

Borçlar Kanunu’nun 82. Maddesine göre, “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.”

Sebepsiz zenginleşmede alacaklı taraf geri alma hakkının varlığını öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde, bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra sebepsiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. İki yıllık süre zarar görenin malvarlığındaki eksilmeye yol açan eylem ve işlemin haksız olduğuna kesin olarak kanı bulunduğu ve mal varlığındaki eksilmenin miktarıyla haksız edinenin şahsını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. 10 yıllık süre ise iade borcunun doğduğu andan itibaren işlemeye başlayacaktır.

Sebepsiz Zenginleşme Davalarında İspat Yükü

Sebepsiz Zenginleşme davalarında ispat yükü davacıdadır. Davacı Sebepsiz Zenginleşmenin şartlarının gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır.

Banka havalesi ile gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümleriyle istenmesinde ispat. Havale, hukuksal niteliği itibariyle ödeme vasıtası olup, havalenin borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yasal karine olarak kabul edilir. Ancak, havale dekontlarında paraların açıklama kısmında yazan gönderiliş sebebinin “iş avansı-borç ödemesi-sözleşmeye istinaden-araç satım vs.” aksini, yani paraların belirtilen işlerle ile ilgili gönderilmediği hususunu ispat yükü davalı tarafa düşer.

Sebepsiz Zenginleşmede İade Talebi İleri Sürülmeyen Durumlar

Borçlar Kanunu MADDE 81- Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hakim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir. Hükmünü içerir, buna göre

1 -Zamanaşımına uğramış bir borcun ifası, borç olmayan şeyi ifası olmadığı için, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez.

2- Ahlaki bir ödevi yerine getirmek amacıyla hukuken mecbur olmadığı kimselere ödemede bulunan kimse, zenginleşmeyi geri isteyemez.

Emsal Karar

İSTANBUL ANADOLU 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN 15.11.2019 tarih 2017/445 E. 2019/501 K. sayılı ilamı

“Dava; banka havalesi ile davalının hesabına gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak isteminden ibarettir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginlesen, aleyhine zenginleştiği tarafa karsı, geri verme borcu altındadır. Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise, tam aksine, kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Ayrıca, Sebepsiz Zenginleşme davasında ispat yükü̈ davacıda olup, davacı Sebepsiz Zenginleşmenin şartlarının gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü̈ uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir ( H.M.K. madde 190 ) İspat yükü, hayatın olağan akısına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.

……………….Bu Kapsamda; 6098 Sayılı T.B.K.’ nun havaleye ilişkin TBK 555, 556, 557 ve Makbuza ilişkin 102. maddeleri ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince; havale bir ödemeVasıtası olup var olan bir borcun ödendiğini gösterir bu karinenin aksini havaleyi gönderenKişinin ispat etmesi gerekir. Davalı savunmasında borcu kabul etmemiş “davacınınAkrabasına satılan araçlara ilişkin yapılan ödeme olduğunu” belirterek gerekçeli inkarda bulunmuştur. Ancak ispat külfeti yer değiştirmemiştir. Dosyaya sunulan havale makbuzunda gönderilen paranın ” İs avansı ” seklinde açıklama bulunduğundan bu haliyle havalenin borç olarak gönderildiğinin ispata yeterli olduğunun kabulü̈ gerektiğinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”